Antalya, tarihin izlerini taşıyan zengin mirasıyla tüm dünyanın dikkat çeken bir şehir. Öyle ki UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde 25 yıldır bekleyen 9 önemli esere sahip. Böylesine ilgi çeken şehrin miraslarının hak ettiği yere gelmesi için ise çalışmalar hızla devam ediyor. Biz de bugünkü yazımızda Antalya UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi içinde yer alan eserler hakkında detaylı bir inceleme yaptık.
Alanya Kalesi ve Tersanesi – 2000
Antalya UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi içinde yer alan Alanya Kalesi, Akdeniz’in kıyısındaki bu tarihi şehrin en önemli simgelerinden. Antik Kilikya’nın sınırlarında yer alan Alanya, Selçuklu döneminde “Alaiye” olarak biliniyordu. 13. yüzyılda Akdeniz’in en önemli Selçuklu kentlerinden biriydi. 1226 yılına kadar uzanan Alanya Kalesi ise Bizans kilisesi, Süleymaniye Camii, Kızıl Kule ve Alanya Tersanesi gibi önemli yapıları barındırıyor. Özellikle Tersane, Orta Çağ askeri mimarisinin eşsiz bir örneği olarak dikkat çekmekte ve ziyaretçilerinin beğenisini kazanmaktadır.
Karain Mağarası – 1994
Karain Mağarası, Anadolu’nun derin tarihine ışık tutan eşsiz bir paleolitik merkezdir. Mağara, Alt Paleolitik dönemden Roma dönemine kadar uzanan kesintisiz bir yerleşim izleri silsilesine sahiptir. Üstelik bu özelliğiyle Anadolu arkeolojisinde önemli bir boşluğu doldurur. Çünkü Karain Mağarası’ndan elde edilen buluntular, Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki tarihi bağlantılar ve göç yolları hakkında değerli bilgiler sunmuştur. Aynı zamanda Anadolu’daki en eski insan kalıntıları ve sanat eserleri bu mağarada keşfedilmiştir. Bu da mağaranın sanatsal ve kültürel önemi açısından büyük bir rol oynadığını gösterir.
St. Nicholas Kilisesi – 2000
St. Nicholas Kilisesi, Demre’de yer alan ve Myra’lı Aziz Nikolaos’a adanmış tarihi bir yapıdır. Aziz Nicholas, mucizeleriyle ünlü olmasının yanında çocukların, denizcilerin ve tüccarların koruyucu azizidir. Kilise, Aziz Nicholas’ın cenazesi üzerine inşa edilmiştir ve içinde azizin lahiti yer alır. 11. yüzyılda, azizin kalıntılarının bir kısmı Bari’ye götürülmüş. Ancak St. Nicholas Kilisesi hâlâ onun mirasını yaşatmaktadır. Tarihteki St. Nicholas, günümüzde Noel Baba figürünün ardındaki ilham kaynağıdır.
Likya Uygarlığı Antik Kentleri – 2009
Antalya UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi kapsamında değerlendirilen Likya Uygarlığı Antik Kentleri, Teke Yarımadası’nda, Antalya ile Fethiye arasında konumlanmıştır. Paleolitik Çağ’a kadar uzanan yerleşim izleriyle zengin bir tarihe sahiptir. Aynı zamanda bu antik uygarlık, cesur savaşçıları ve özgün mezar tasarımlarıyla tanınır.
Likya Yolu ise 500 kilometrelik bir parkur olarak bu antik şehirleri birbirine bağlar. Doğaseverler için popüler bir rota olması ile birlikte Likya’nın görkemli geçmişine de tanıklık eder. Tüm bunların yanında Likya Birliği, antik dünyada cumhuriyetçi ilkelere dayanan federatif bir yönetim modeli sunar. Bu özelliği sayesinde ise tarihte önemli bir iz bırakmıştır.
Perge Arkeolojik Alanı – 2009
Antalya’nın 20 km doğusunda yer alan Perge Arkeolojik Alanı, Antalya UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde öne çıkan bir antik şehirdir. Kökeni Tunç Çağı’na kadar uzanan Perge, “Parha” adıyla anılan bir Bronz Çağı şehri olarak başlamıştır. Zamanla Helenistik ve Roma dönemlerinde büyük bir merkez haline gelmiştir. Kentin titizlikle yapılan kazıları, tiyatro, stadyum, hamamlar ve sütunlu sokak gibi yapıların gün yüzüne çıkarılmasını sağlamıştır. Ziyaretçiler, bu antik kentin sokaklarında yürüdüklerinde adeta geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyor. Artemis’e adanmış tapınakla tanınan Perge’nin büyüleyici atmosferini deneyimleyebilirler.
Aspendos Antik Kenti Tiyatrosu ve Su Kemerleri – 2015
Aspendos Antik Kenti, Antalya’nın doğusunda yer alan konumuyla özellikle muhteşem Roma tiyatrosuyla öne çıkan bir harikadır. Bu tiyatro, Roma döneminin en iyi korunmuş ve en iyi tasarlanmış yapılarından biridir. Öyle ki sahne binası, hâlâ orijinal yüksekliğinde ayakta durmaktadır. Diğer yandan Selçuklu Türkleri bu binayı kervansaray ve saray olarak kullanmış. Bu da tiyatronun günümüze kadar neredeyse bozulmadan ulaşmasını sağlamıştır. Aspendos’un su kemerleri de antik mühendisliğin harika bir örneğidir ve kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Bu antik kent, tarihin izlerini sürmek isteyenler için eşsiz bir durak noktasıdır.
Antalya’nın en güzel antik tiyatroları hakkında daha fazla detay için: Büyüleyici Antalya Antik Tiyatroları
Yivli Minare Camii – 2016
1230’da 1. Alaaddin Keykubat tarafından inşa ettirilen Yivli Minare Camii, mimarisiyle göz dolduran yapılardan bir diğeri. Yivli minaresi ise Anadolu Türk Mimarisinde benzersiz bir formda tasarlanmıştır. Üstelik dikkat çekici detaylarıyla ön plana çıkar. Ayrıca altı kubbeli ibadet alanı, Anadolu’da çok kubbeli cami tipinin günümüze ulaşan en eski örneklerinden biridir. Yivli Minare Camii, tarihi ve mimari özellikleriyle Antalya’nın simge yapılarından biridir.
Kekova – 2000
Kekova, Antalya’nın batısında, Fethiye’nin doğusunda yer alan etkileyici bir bölge. Pitoresk adalar ve koylardan oluşan bu bölge, özellikle Kekova Adası’nın kuzey kıyısında meydana gelen depremlerle su altında kalan batık şehir ile ünlüdür. Bu batık kalıntıları teknelerden gözlemleyebilirsiniz ancak yüzme veya dalışa izin yoktur. Diğer yandan Kekova, Likya döneminden kalma antik kalıntılarla doludur. Simena’nın kalıntıları, bir Roma kalesinin surlarının altında yer alır ve muazzam bir manzara sunar.
Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı – 2000
Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en etkileyici antik kentlerinden biri olan Termessos’u barındırır. Antalya’nın 35 km kuzeybatısında yer alan park, Termessos’un muazzam doğal güzelliklerini ve tarihi kalıntılarını korur. Antik adı “Temessos” olan şehir, Zeus Solymeus’a adanmış kutsal bir dağ olarak kabul edilirdi. Bununla birlikte Büyük İskender bile bu doğal kaleyi ele geçirmeyi istemiş. Ancak başaramayınca kuşatma girişiminden vazgeçmiştir. Termessos’un mükemmel doğal savunma sistemleri, tarihçilerin ilgisini çekmiştir. Şehrin zengin tarihi kalıntıları, ziyaretçilere adeta zamanda yolculuk yapma fırsatı sunar.